Ünlü
Ekonomist Stuart Chase bir sözünde der ki;
’Teknolojiyi
tümüyle yermek; tuzdan arındırılmış deniz suyu ile yeşeren bahçeleri
görmezlikten gelmek / onu gözü kapalı övmek ise; Hiroşima'yı unutmak demektir’’.
Bizler bu derin sözde geçtiği üzere gerçeğe
yüzümüzü asla dönemeyiz. Yeryüzünde adalet sağlanacak ise, teknoloji insanoğluna
barış için sunulacak ise, bu ancak ve ancak hakiki manada hayatı sorgulayabilen
insanlar tarafından gerçekleştirilecektir.
Bu konuda bizlere çok iş düşmektedir.
İşte bu
nedenle sorumluluk sahibi bireyler olarak, nesnelerin interneti, bulut, yapay
zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin sanayi üretimindeki etkilerinin
konuşulduğu bir dünyaya kayıtsız kalamazdık.
Günümüz
dünyasının dili artık çok farklı. Uzay çağını konuştuğumuz bugünlerde bizi çok
farklı gelişmeler bekliyor. Bizler bu farklılığı bugünden yakalamak zorundayız.
Ortaya çıkan
yeni teknolojiler, nesnelerin interneti, yapay zekâ gibi gelişmeler, insanların
yaşama, çalışma, eğlenme ve seyahat biçimlerini değiştireceği gibi ülkelerin ve
işletmelerin dünyayla nasıl etkileşime geçebileceği konusunda da değişiklikler
getirecektir. Gelecekte müşteri istekleri değişecek ve daha kişiselleştirilmiş
ürünlerin yanı sıra daha geniş kapsamlı ve daha fazla çeşitlilik talep
edilecektir. Küresel rekabette başarılı olmak isteyen şirketler, üretim ve
dağıtım süreçlerinde çalışacak akıllı robotlar ve Ar-Ge, satış pazarlama ve
yönetim süreçlerinde kullanılacak yapay zekâ sistemleri ile; bunların dış
dünyayla bilgi alışverişlerini sağlayacak becerilere sahip sistemleri kullanmak
durumunda olacaklardır. Şirketlerin üretiminin pazarın ihtiyaçlarını karşılamak
için hızlı bir şekilde uyum sağlaması gerekmektedir.
Evet, bu
bağlamda teknoloji yol haritası, teknoloji grupları altında belirlenen
ulusal stratejik hedefler ve bu hedeflere ulaşılması için katma değeri yüksek
teknolojilik ürünlerin üretilmesi gerekmektedir. Genç ve dinamik bir nüfusa
sahibiz ve bu alanda Dünya’da söz sahibi olabilecek potansiyele de sahibiz.
Doğru bir planlama, yeterli ar-ge kaynağı ve
bu konuya olan farkındalık oluşturulur ise teknolojik anlamda ülkemize çağ
atlatabiliriz.
Bugün Antalya e-ihracat konferansı etkinliğimiz ile bu
farkındalığı oluşturarak teknoloji alanında çağ atlayan bir Türkiye’nin parçası
olmak istiyoruz. Ülkemizde ve bölgemizdeki coğrafyada bilim ve teknoloji kullanımını ve
geliştirilmesini yaygınlaştırmak, bu noktada tüm ulusal ve uluslararası
teknoloji geliştiricilerini bir araya getirmek istiyoruz.
Bilim ve teknoloji geliştirenleri hedef sektörleriyle
bir araya getirerek yeni mega projeler, yeni iş alanları, yeni yatırımlar, yeni
işbirlikleri, yeni anlaşmalar oluşmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Yerli teknoloji üretiminin ülkenin geneline yayılması,
tüm sektörlerin önceliği haline getirilmesi ve bu konuda farkındalık,
bilinirlik oluşturmayı sağlayacak ortamı oluşturmak istiyoruz.
Ülkemizin küresel arenada rekabet gücünü artırarak
toplumsal fayda sağlamak; teknoloji tüketen değil teknoloji üreten nesiller
yetiştirmeye katkı sağlamak istiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 yılı hedefi için 500
milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasını sağlayacak platform oluşturmak
istiyoruz.
Türkiye ekonomisinin dijitalleşme
dalgasını yakalayarak yüksek katma değerli teknoloji üreten dijital bir
ekonomiye dönüşmesi için çözüm platformu oluşturmak istiyoruz.